15 Eylül 2018 tarihli Resmî Gazetede Tebliğ yayımlanmış ve Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 376. maddesi uygulaması ile ilgili akıllara gelen sorulara, mevcut uygulama ile de paralel olacak şekilde birtakım açıklamalar getirmiştir.
Özellikle, TTK madde 376’ya göre sermaye kaybı ve teknik iflas hesaplamaları yapılırken hangi finansal tabloların esas alınacağına ilişkin Tebliğ’in 13. maddesi önem teşkil etmektedir.
Öte yandan, son dönemde, Türk Lirasındaki düşüşün negatif etkilerini azaltmak amacıyla bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Yabancı para cinsinden borçlanan Türk sermaye şirketlerinin de, kur etkisiyle sermaye kaybı ve teknik iflas riskleriyle karşı karşıya kalmış oldukları gözlemlenmektedir. Bu durum TTK’nın 376. maddesi uyarınca yönetim kuruluna alınması gereken aksiyonlara ilişkin görevler yüklemektedir. Dolayısıyla bahsi geçen durum hem sermaye şirketleri hem de sermaye şirketlerinin yöneticileri açısından büyük önem arz etmektedir.
Tebliğ kapsamında da en çarpıcı düzenleme, geçici 1. madde tahtında yer almaktadır. Buna göre, 1 Ocak 2023 tarihine kadar, TTK’nın 376. maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının dikkate alınmayabileceği öngörülmüştür. Söz konusu düzenlemenin, şirketleri, piyasadaki kur dalgalanmaları karşısında sermaye kaybı, borcu batıklık ve özellikle iflastan korumayı amaçladığı düşünülmektedir.
LBF Partners Olarak Bu Konuda Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
LBF Partners olarak,
Destek için info@lbfpartners.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
PDF Formatında Görüntüleyiniz